27 Mart 2015 Cuma

Elfida -Bölüm 1-

Stresli bir organizasyonu başarıyla sonlandırmanın rahatlığıyla arabama atmıştım kendimi. Koltuğa yaslanıp gözlerimi ovuşturarak derin derin nefes almaya başlamıştım. Kravatımı gevşetip yaka düğmemi açmıştım.  Müzik çalara bastığımda yarıda kalmış Coldplay - True Love şarkısı çalmaya başlamıştı, en güzel yerleri...
Saygın bir iş adamının çocuğunun sünnet organizasyonu için haftalardır yoğun çaba sarfetmiştim. Atlattım ve artık rahatlamam gerekiyordu. Arabayı çalıştırarak eve doğru yola koyulmuştum. Akşam saatlerinin şehire yaptığı ışıltılı makyajı izleye izleye gidiyordum. Mağazaların çoğu kapanmıştı ama insanlar vardı. Bir süre sonra şehir merkezinden ayrılıp çevre yoluna geçmiştim. Yol kenarında ki sıralı çam ağaçlarını takip edememeye başlamıştım. Yine başlamıştı. Midem bulanmaya başlamış ve ağrı göğsümden yayılıyordu. Arabayı sağa çekip bekledim. Son günlerde çok sık tekrarlıyordu. Kollarıma ve çeneme yayılan kötü bir ağrıydı.  Nefesim daralıyordu, halsizleşmiştim. O kadar çok terliyordum ki gömleğim üzerime yapışıyordu. 10-15 dakika sonra ağrım hafiflemeye başlamıştı. Kendime gelmeyi beklemeden arabayı eve doğru sürmüştüm. Eve vardığımda daha iyiydim. Kapıyı açar açmaz kedim ayaklarıma sırnaşmaya başlamıştı. Ona basmamak için büyük adımlar atarak salondaki koltuğa atmıştım kendimi. Uyuyacaktım biliyordum ve O'nu yine rüyamda görecektim...

Yine nefes nefese uyanmıştım. Hiç gitmediğim yerleri yıllardır orada yaşamışcasına bildiğim gerçekçi bir rüyaydı bu. Son zamanlarda sık sık görüyordum. O, Elfida. Yüz hatlarına o kadar hakimdim ki, bir zamanlar benimmiş gibi. Yaşanmış zamanlar gibi. Gördüklerim bir rüya için fazla gerçekçiydi. Gecenin bir yarısı beni uyandıran bu rüyalara anlam veremiyordum. Yaşadığım göğüs ağrıları...Artık bir doktora gitmenin vakti gelmişti...

Sabah uyandığımda kedim Mercan'ın yanımda uyuduğunu gördüm. Kahve ve beyaz renkli tüyleri olan sadık bir kedi. Onu kucağıma alıp mutfağa doğru gittim.
Tabağına kedi maması koydum ve ben de bir şeyler hazırlayıp atıştırdım. Bugünü kendime hastane için ayırdım. Ağzımda son lokmamı çiğnerken odamda üstümü giyindim. Yakalı yeşil bir tişört, bej rengi keten pantolon, koyu kahve kemerim ve aynı renkte casual ayakkabı. Aynada şöyle bir baktım, nasıl görünüyorum? Gayet iyi. Arabama atlayıp şehre doğru yola koyuldum...

Hastanede yapılan testler ve tahlillerde her hangi bir rahatsızlığım çıkmamıştı. Doktorlar "Aşırı stres.bir daha olursa tekrar gel." diyerek beni göndermişlerdi. Ben ise günlerdir gördüğüm bu rüyaların ne anlama geldiğini sormak için psikolog bir arkadaşıma gelmiştim. Son seansındaydı ve ben onu bekleme salonunda kahvemi içerek bekliyordum. Bir süre sonra hastası çıktı ve kollarını açarak "Özgür, kardeşim hoşgeldin!" diyerek sarıldı. Iyi bir dost ve sırdaştı ve ben bu konuyu Yiğit'ten başkasıyla konuşamazdım. "Yemeğe çıkalım mı?" diye sordu, ben de konuşmak için geldiğimi söyledim ve odaya geçtik. "Bak bunun hasta doktor konuşması olmasını istemiyorum, bu daha farklı bir durum." diyerek oturdum. Yiğit de karşıma oturarak "Nedir problem, iyi görmedim seni..." diyerek bir bardak su uzattı. "Dostum ,benim şu göğüs ağrılarımı biliyorsun, sıkıntı bununla bitmiyor. Daha sonra rüyalar görüyorum. Normal rüya değil, fazla gerçekçi. Yer ve mekanlar. Bir de O... Yani Elfida. Onu seviyorum. Onunla bir şeyler yaşamışım gibi." Yiğit sözümü keserek "Sen rüya görüyorsun ve rüyada gördüğün kadına aşık mı oldun?" diye sordu. Ben devam ettim "Tam olarak böyle değil. Sanki o hep benimle varmış gibi, yani şu an bile onu seviyorum. Onunla bir yerlerde oturup yemek yemişliğim var sanki, bir çok özelini biliyorum. Ben Elfida ile sevgili gibiyim." Yiğit kollarını birleştirerek "Ismi Elfida mı?" diye sordu. "Evet ve bir doktor. Yaşam hastanesinde çocuk doktoru" diye cevapladım. Yiğit şaşırmış bir şekilde "Şu özel Doğa hastanesindeki çocuk doktoru Elfida Soylu olmasın sakın?" diyerek gülümsedi..  "Sen!? Dalga mı geçiyorsun benimle!?" kızmıştım. "Asıl sen benimle dalga geçiyorsun. Ne oldu gittin gördün kadını beğendin nasıl çıkma teklifi edeceğin konusunda fikir mi istiyorsun?" diyerek kahkaha attı. Ben yarı kızgın yarı şaşkın bir şekilde "Gerçekten o hastanede doktor mu? Ayrıca evet soyadını biliyorsun! Yiğit ayağa kalkarak ellerini cebine attı ve "Tanıyorum çünkü, doktorlar birbirini tanır. Ben senin ne yaşadığını anlayamadım. Söylediklerine anlam veremiyorum." diyerek devam etti "Son günlerde ağır travma geçirdin mi?" diye sordu. Ben kalktım ve pencere kenarına gittim "Anlamıyorsun biz sevgiliyiz zaten, sana yaşadığımız bir çok şeyi anlatabilirim.  Yıllardır ona ait hissediyorum." diyerek sitem ettim. "Daha hangi hastanede çalıştığını bilmiyorsun nasıl sevgilisin sen?" dedi ve ben de ekledim "Ben öyle biiyordum. Karşısına çıkamadım ki, yani ne diyeceğim kadına? Çok farklı bir durum... Muhtemelen beni hiç görmedi ama ben onunla çok şey yaşadım bir zamanlar."  Yiğit yanıma gelerek omzumu sıktı ve "Özgür, sen Meral'den sonra kimseyle çıkmadın. 2 yıla yakın bir zamandır sevgilin yok. Bunu yakın arkadaşın olarak ben biliyorum." dedi. Aniden arkamı dönerek kapıya yöneldim "Ben gidiyorum!". "Nereye?" diye seslendi Yiğit. "Doğa hastanesine..." diye seslendim...

Sana geliyorum Elfida...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder